ALTIN ALP

 Hindistan Ermenistan'a silah satmaya ve Yunanistan'la olan stratejik partnerliğini güçlendirmeye karar verdi. Bu durum başta Türkiye olmak üzere Azerbaycan ve Pakistan tarafından rahatsızlıkla karşılandı. Hindistan gücünü Orta Doğu ve Merkez Asya'da artırmaya çalışıyor. Bunu bir birlik olduğunu düşündüğü Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan'a karşı yapıyor. Rusya'nın geleneksel müttefiki olan Ermenistan ve NATO üyesi olan  Yunanistan'la bağlarını güçlendiriyor. Hindistan'ın bölgede etkili olmak istemesinin nedenleri arasında Akdeniz'in çok büyük bir doğalgaz rezervine sahip olması ve Çin'in bölgeye olan ilgisi. Hindistan Çin'e karşı bölgede dengeleyici bir güç olmak istiyor. Bayan Gandhi'nin 198'te Yunanistan'ı ziyaretinin tam 40 yıl sonrasında Hindistan Lideri Modi Yunanistan'ı ziyareti bağların güçlendiğine işaret ediyor. Ayrıca İsveç ve Yunanistan, Hindistan ve Pakistan arasında sorun olan Kaşmir Bölgesi hakkında Hindistan'ı de

 Al Gore, 2000 Amerika Başkanlık Seçimlerinde Demokrat Parti Başkan Adayı oldu ve Rakibi George W. Bush'a az bir oy farkıyla kaybetti. Bu yazımda demokrasi ve seçimler üzerine kısa bir değerlendirme yapacağım. Yukarıdaki grafik ABD 2000 Başkalık Seçimi sonuçlarını gösteriyor. Cumhuriyetçi aday George W. Bush ve Demokrat aday Al Gore'nin kıyasıya yarışında Al Gore seçim sistemi gereği fazla oy almasına rağmen seçimleri kaybetti. Öyle ki aşağıda ki tabloda görüleceği üzere; Al Gore sadece bir eyalette dahi üstün gelse başkanlık yarışını kazanacaktı. Örneğin Florida eyaletinde sadece 537 oyla kaybetti. Bu 537 oy sadece Al Gore'nin değil tüm Dünya'nın özellikle de Orta Doğu'nu kaderini belirledi. Demokrasi bu kadar netti işte sadece o gün McDonald'sa gidip akşam televizyonda Friends izleyecek olan alade bir gün geçiren 537 seçmen sadece kendi adına değil tüm ülke adına karar vermişti.  Bu önemli oy oranından sonra Al Gore, benim şu kadar oyum var 2004 seçimlerinde y

 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun

 Muhalefet zor bir seçim süreci geçirdi ve her anlamda kaybetti. Haliyle bu kaybedişin bir sorumlu olacaktı. Fakat kimse bu büyük hayal kırıklığını üstlenmek istemiyor. Kılıçdaroğlu seçimden sonra açıklamalar yapsa  da çok büyük bir tepki gördü. Meral Akşener ise suskunluğu tercih etti.  En başından Kılıçdaroğlu'nun masayı kurma nedeni Akşener'i kendi adaylığına ikna etmekti. Akşener ise kendi seçilemeyeceğini biliyordu onun da istediği kontrol edebileceği bir cumhurbaşkanı olmasıydı. o isimde Ekrem İmamoğlu idi. Mansur Yavaş asla ve asla bir alternatif değildi Akşener için. Akşener şunu biliyordu eğer İmamoğlu Cumhurbaşkanı olursa arkasında kadrosu yoktu ve Kılıçdaroğlu hala CHP başkanı olacağı CHP kadrolarını da kullanamayacaktı böylece Akşener istediği yerlere kendi adamlarını yerleştirecek ve isteği gibi devlette at sürebilecekti. CHP ise iktidarın ana kolonu olmasına rağmen yancı konumuna düşecek gerçekten iktidarda olmayacaktı. Akşener bu planın gerçekleşmesi içi

 İmamoğlu dün İBB başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Aslında bu bir ön almaydı. Eğer CHP başkanlığı isteği gerçekleşmese en azından İBB başkan adaylığına da kaçırmak istemedi.  Kaybedilen seçimin hemen ardında "Değişim" açıklaması yapana ve bunun için web sitesi kuran İmamoğlu şuna kadar değişim için parti içi dengeleri yeterli görmüyor. Çok açık şekilde arzusu CHP başkanı olmak olan İmamoğlu'nun CHP Kurultay'ında adaylığı ihtimali bence hala var. İBB başkanlığı adaylığı açıklamasında bir ifade dikkat çekiciydi. O da İlçe kongrelerinde değişimin göründüğü şeklindeydi. Bu,  eğer 1200 delegenin 500 - 60' ünün kendi lehine olduğunu görürse aday çıkarabileceğini işaret ediyor. İmamoğlu'nun konuşmasından anladıklarımı sıralarsam benim vardığım sonuçlar şunlar: Öncelikle Muharrem İnce gibi örnek önünde dururken hiçbir şekilde CHP'den ayrı bir parti kurmaktan yana değil. Muharrem İnce gibi pasivize olmaktan korkuyor.  CHP değişim sağlanamazsa bile en azından İB

 Merhaba Blogda Türk Siyasetine ilişkin görüşlerimi paylaşacağım bir bölüm oluşturdum. Adı "Mayın Tarlası" çünkü Türk Siyaseti tam anlamıyla bir mayın tarlasına benziyor ve özellikle hassas olan konulara değinildiği zaman etkisi bir mayın patlaması gibi gerçekleşiyor. Son süreçten başlamak gerekirse bir perspektif oluşturmak iyi olacaktır. Muhalefet seçimleri hazin bir sonuçla kaybetti. Aslında 2014 ve 2018 de olduğu gibi ufak fakla seçimi Erdoğan kazandı. Değişen sadece seçimin 2.tura kalması ve Muhalefet adayının yüzde 48'si oldu. Tabi ki bu bir teselli olmayacak. Yapılan hatalardan başlayacak olursak bence muhalefet ekonomik durumun kötü görünmesine fazlaca güvendi ve seçmenin kendisine geçeceğine kanaat getirdi. Bu hataların başlangıcıydı. Yine çok sıkmadan hap bilgi gibi sıralayacak olursak. Muhalefetin Seçimdeki Hataları Aday Konusu: Bence önemli hatalarından biriydi. Hele ki 2019 Yerel seçimlerinde Muhalefetin başarılı bir görüntü sergilemesi sonrası iki Büyükşehir